23 Temmuz 2014 Çarşamba

Oktay ESGİN - Aşkın Kötü Çocukları





Aşkın çocukları vardır, öbür tutkuların küçüklükleri. Kahrolsun insanı küçülten tutkular, yaşasın onu çocuk kılan tutku!
-Victor Hugo 

Aşk her yerdeydi… Şarkılarda, şiirlerde, sözlerde. Aşk her yerdeydi... İnsan nerede ise orada aşk… 
(Tanıtım Bülteninden)

Kanguru Yayınlarından yeni bir roman daha çıktı. "Aşkın Kötü Çocukları" okurlarıyla buluşuyor. Aşkın Kötü Çocukları, farklı kültürel yapıdan gelen insanların hem kendilerine yaptıkları yolculukları hem de aşkı arayışlarını büyülü bir dille anlatıyor. Aşkın taşıdığı çoklu çatışmalar romanın ana teması.
(Tanıtım Bülteninden)

Fazlası için bu adresi ziyaret edebilirsiniz ;)

http://www.askinkotucocuklari.com/

Aşkın Kötü Çocukları'nı yazmış, iyi çocuklardan biri , demişti Aydın Şimşek Hocamız yazarı tanıtırken ;)

İyi kurgulanmış , duyguların ilgi çekici ve etkileyici tasvirlerle okuyucuya aktarıldığı bir roman çıkmış ortaya ... Kalemine sağlık  Oktay Esgin...


16 Temmuz 2014 Çarşamba

Onur AKYIL - Yalnızlık Yengen Olur



" Atlar çok özel hayvanlar nalan, yalnızlar da öyle "


Onur Akyıl , Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı mezunu.
Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Akatalpa, Akşamüstü Saat Beş, Akropol, Alaz, Arkadaş, A.Ş.K., Berfin Bahar, Birgün Kitap, Budala, Deliler Teknesi, Dize, Eliz Edebiyat, Gard, Hayâl, Kaburga, Kadıköy Underground Poetix, Kandil, Kara Kalem, Kuşak, Lodos, Mavi Liman, Şiirden, Şiirkent, Taflan, Ünlem, Varlık, Virgül, vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.
Ödülleri: 2005 Rıfat Ilgaz Jüri Özel Ödülü, 2008 Ergün Günçe Övgüye Değer, 2008 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü, 2013 Nihat Akkaraca Öykü Ödülü, “Unutacak Kimse Yok” adlı dosyasıyla Urla Belediyesi ile Cumalı - Seferis Gökyüzü Kültür ve Sanat Derneği'nin birlikte düzenlediği 2014 Necati Cumalı Şiir Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
& Vietnam Mektubu (2008, Şiirden Yayınları, İst.)
& Unutacak Kimse Yok (2014, Şiirden Yayınları, İst., 72 s.)
& Yalnızlık Yengen Olur (2014, Kanguru Yayınları, Ank., 96 s.)

Yazdığı dili, biçimini, kelimelerini, duygusunu çok sevdim. Şiirlerini merak ediyorum .En kısa sürede onları da okuyacağım.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Emrah SERBES - Deliduman





On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem'i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz'i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor. Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul'a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor. Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi'nin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor. Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların romanı.
(Tanıtım Bülteninden)
www.dr.com.tr 'den alıntı.

Deliduman şu sıra  herkesin merakla bekleyip okumak istediği, elinden düşümediği bir kitap. Ben de  hevesle başladım ve kısa sürede okuyup bitirdim. Elimden düşüremedim ;) 

Emrah Serbes  Gezi 'de  aktif bir isimdi. Hepimiz o günlerde az-çok, iyi -kötü çok şey yaşadık. Kimimiz parkta sabahlarken , kimimiz yaşadığımız çevrede destek verdik. Tencere tava çaldık düzene inat, gidişata dur diyebilmenin sembolü idi bizim için bu. 
Bu kitabı çok sevdim, okuduğum her satırda o günlere döndüm. Kitabın bu kadar ilgi görmesi , damarlarımızda yaşadığımız, hissettiğimiz duyguları canlandırması oldu bence. 
Gezi ' de olan biten çok büyük toplumsal bir olaydır, edebiyata yansıması da gereklidir. Emrah Serbes de Çağlar 'ın üzerinden  anlatmayı seçmiş ,  okunası...

11 Temmuz 2014 Cuma

Virginia Woolf - Kendine Ait Bir Oda


Virginia Woolf  kimdir :

Bir profesyonel olarak 1905'lerde yazmaya başlayan Virginia Woolf'un ilk kitabı olan The Voyage Out (Dışa Yolculuk) 1915'te yayınlanmıştır. Bu kitabın yazımı çok uzun sürmüş, bir yıl içinde üç kez tekrar yazılmıştır. Özelllikle annesinin ölümünü yenmesi ile ilgili olan bu kitap ilginç olduğu kadar etkileyicidir.

Gece ve Gündüz, Virginia Woolf'un ikinci romanıdır. Woolf'un "bilinç akışı" tekniğini kullandığı daha sonraki modern deneysel romanlarından farklı olarak klasik gerçekçi üslûpla kaleme aldığı bu eser, olay örgüsü, gerçek mekân tasvirleri ve titizlikle betimlenmiş karakterleri, dönemin atmosferini yansıtan özellikleriyle dikkat çekiyor.

1920'de yayımlanan roman, daha sonraki eserlerinin habercisi olarak, nesnel gerçekliğin ve tarihselliğin insan bilincindeki yansımalarını birbirinden oldukça farklı karakterlerde ustalıkla canlandırıyor.

Roman, I. Dünya Savaşı öncesi Londra'sında geçer. Woolf, dönemin entelijansiyasını, fikir ve ruh dünyasını mizahî ancak sıcak, insanî bir dille anlatır. Kadın hakları, sınıfsal farklılık, aşk, evlilik ve özgürlük gibi meseleleri, karakterlerinin yaşamları, mücadeleleri, umutları, acıları ekseninde tartışıyor. Gece ve Gündüz, Katharine, Mary ve Ralph'in hakikat arayışlarında tanık olduğumuz modern insanın yazgısı, bir başkasını anlama çabası üzerine duygulu ve derin bir metin.

"Virginia Woolf, 1931’de yayımladığı Dalgalar’ı yazarken ise, bu kitapla o güne değin hiçbir başka romancının göze alamayacağı değişik şeyleri yapmak istediğini, bu romanın o güne değin yazılan hiçbir başka romana benzemeyeceğini biliyordu. (...) Çünkü Dalgalar, ‘hem düzyazıyla kaleme alınacak, hem de şiir olacaktı; hem roman olacaktı, hem de tiyatro oyunu.

1929 tarihli "Kendine Ait Bir Oda" feminist hareketin klasik bir kitabı olarak kabul edilir.

Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un belki de en kolay okunan kitabıdır. Çünkü konu çok somuttur: “Kadın ve Edebiyat.”

Daha sonralarda Virginia Woolf tarafından kaleme alınan Flush'ta bir köpeğin bakış açısı fark edilir.

Kitaplarının kapaklarında kardeşi Vanessa Bell'in resimleri bulunmaktadır.

Yazar, modernist hareketin en önemli kişilerinden biri olarak tarihe geçmiştir ve roman türünün gelişimine büyük katkıda bulunmuştur.

Perde Arası romanını yazdığı sıralarda artık kendini yeterince yetenekli hissetmiyor, yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Her gün savaş korkusu ve yeteneğini kaybetmenin vermiş olduğu stres, dehşet ve korku sonucu ruhsal bunalıma girmiş, 28 Mart 1941’de içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan nehre ceplerine taşlar doldurarak atlayıp intihar etmiştir. Virginia Woolf, geride iki intihar mektubu bırakmıştır. Birisi kardeşi Vanessa Bell'e diğeri ise kocası Leonard Woolf'a.






Okumam  sırasında  altını çizdiğim cümleler :






10 Temmuz 2014 Perşembe

Gabriel Garcia MARQUEZ - Kırmızı Pazartesi



Kitap, “ işleneceğini herkesin bildiği bir cinayet öyküsü” diye başlar. İlk cümle de bunu doğrular niteliktedir. Santiago Nasar ’ ın öldürüleceği , okura en başından söylenmiştir.Cinayetin kim ya da kimler tarafından ve ne yolla işleneceği detaylarını da daha sonra öğreniyoruz.Cinayetin işleneceğini, duyduğu,bildiği,hissettiği halde bunu önlemek için kimse bir çaba göstermiyor. Kaderi değiştirmek istemiyorlar. Bir dizi tesadüf sonucu Santiaga Nasar hem de kaçabilecek olmasına rağmen  kendi evinin kapısında öldürülüyor.
Bu olanlar bir namus davasıdır ve Angela Vicario , Nasar’ın adını fısıldamıştır.
Sorgu yargıcı , anlatılanlardan Nasar’ın aleyhine kanıt bulamamış ve şöyle bir not düşmüştür.: “ Bana bir ön yargı verin , dünyayı yerinden oynatayım”
Ayrıca  o gün olanlardan yola çıkarak Nasar ‘ı gören bir kişi aramış ama anlatıcı gibi o da bulamamıştır. Düştüğü not “ Kader bizi görünmez kılar “ olacaktır.

                En çarpıcı olansa  Santiago Nasar’ın “  beni öldürdüler Wene Hala “ dedikten sonra Wene Hala’nın ifade ettiği gibi dışarıya sarkan bağırsaklarını temizleme titizliği göstermesiydi. Öldürüldüğüne inanmıyor olması, yazılmış kaderini yaşamasıydı.


Marquez'in Yüzyıllk Yalnızlık ve Kolera Günlerinde Aşk isimli kitaplarını okumuştum.Kırmızı Pazartesi hep aklımdaydı, geciktirdiğime de üzüldüm .Usta'yı saygı verahmetle anıyorum.
Bu kitabı Kanguru Sanat Evi Atölye çalışmasında arkadaşlarım seçmişler, birlikte okuduk , yorumladık, hocamız sevgili Aydın Şimşek önderliğinde harika çalışmalar zevkli saatler geçiryoruz burada.

Büyülü Gerçekçi akım üzerine hayli ilginç gelen ve hatta duymadığım kavramlar hakkında bilgi sahibi oldum.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Uygar ŞİRİN - Karışık Kaset


  Ulaş müziğe tutkun  13 yaşında bir çocukken çıkıyor karşımıza , 12 yaşındaki İrem'e duyduğu aşk , her 10 yılda bir karşılaşmaları  konu edilmiş. Tüm bu olan bitenin içinde her yerde müzik var. Geçtiği dönem hemen hemen benim de 17,18 yaşlarıma denk düşüyor..

   Kitabı zevkle okudum , çokça geçmişe döndüm. Hangimiz karışık kaset yapmadık ki ;) gençliğimizin en güzel anıları saklı o kasetlerde . Kitabı okumaya başladım ve bitirene dek  elimden düşürmedim ve o günden beri  MFÖ dinliyorum ..

   Konu sadece bir çocukluk aşkı ve müzik değil elbette.Ulaş ve İRem ile yolları kesişenler de ilgi çekici karakterler.Özellikle Ulaş ve babasının ilişkisi çok yoğun, Yusuf'un hayatındaki yeri de öyle.
   Ben çok sevdim, siz de okuyun pişman olmayacaksınız ;)