28 Eylül 2012 Cuma

H.Hüseyin ÜTÜN -Yarım Yüzlü Adam


Yine tanıtım ile başlayalım önce kitaptan ;
Arka Kapak

Ömer: Bir zavallı değil mi bu adam? Ne hüzün... Ey acıyarak bakan! Bu aşırı kırılgan duygusallık halinde ne dertler var biliyor musun? Kahroluyorsun işte sevgi ile bile baksa anan baban! En uzaktan geçen laf dolanıyor sanki sırtından sinsi bir yırtıcı gibi ve vuruyor ok arkandan. Çıldıracağım! Bu duvarlar da kapayamıyor artık zihnimi. Değil mi, örtemez artık hiçbir örtü bu mevcutta garip ucubeyi?

Kerem: Ne de hoş yürüyor baksana azalarım! Çiğnediği yer ne şanslı ki, müthiş bir güzellik üstünde tepiniyor. Güzelin hoyratlığı bile tatlıdır çünkü. Güneş bir sanatçı bugün, kapkara da olsa, o güzelin resmini bir kez daha yere çiziyor. Gölgelerdeki sureti bile tatlı. İkiyken bile yokluğunu düşündürüyor. Yalnız bu sert rüzgâr da ne? Besbelli denizden esiyor. Saçları dağıtan bir yaramaz... Dur aklım, bu düşünce ağır. Ama öyle, rüzgâr onu okşuyor. Sarıyor tenini tıpkı âşık gibi! Ey nice helaklara yol açan haşmetli rüzgâr. Yaratanına şikâyet ediyorum seni. Bir zikir ehli, dileniyor, sakın hafife alma. Çek tutkunum olduğum kadından heybetli bedenini.

Ömer: Bir hayat var orada! Taciz etmem anlamsız. Solgun siluetim ve kederli sözcüklerim neşesini bozmasın kimsenin! Bırakayım gülüşsünler, şakalaşsınlar. Eğlensin herkes doludizgin...

Zeynep: Neden bozasınız ki insanların neşesini? Hangi fikirler akla böylesine karanlık verir? Belki göremediğim biri var onu yargılayan. Öyle ya, yeri gelince en acımasız hâkim, insanın kendisidir...




Sevgili Hüseyin, sadece bir kitap yazmamış, şiirsel anlatımı gözünüzde canlanacak halde resmetmiş..

Ben bir oyun okuyacağımı biliyordum , kitabı daha önce okuyup yorumlayan arkadaşlarım olmuştu. Lise yıllarımda eğitim dahilinde okumuştum oyun yazılarını , sahne, perde , oyuncu1,oyuncu2 gibi terimler uzun zamandır yabancı kaldıklarımdı.

Yarım yüzlü adam , Ömer, erkek güzeli, ailesinin bir tanesi .. Bir kaza sonucu yüzünde örtülesi bir yarası oluyor ve bunu  bir maske üzerine bir tül ile gizliyor.Zeynep ;  Cem adlı ukala,züppe ,hadsiz ile nişanlı, Ömer 'e olan aşkı kitaba konu olan.
Bu aşkın ardından gelen Kerem-Buse aşkı ile bitiyor kitap.

Fazlaca karakter var ama her kafadan bir ses çıkmıyor, hepsi hayat rollerine düşenle hareket ediyorlar.
Beşir-Rahmi ikilisi her ortamda var.Herkesin aklından geçeni arsızca dillendirir gibiler bir nevi iç ses :)
Her şeyi bilen çocuk sahne alıyor  bir ara , her şeyi bilmekten usanıyor en sonda..
Tam yüzü kapalının ardında kalbini ,aşkını gizleyen Kerem var.

Öyle güzel  donatmış ki yazanı bu oyunu ,  ben  zevkle okudum.İzlemek isterim bir gün sahnede ..

Kendisini tanımaktan dolayı çok mutluyum, teşekkürler Hüseyin Ütün ..

24 Eylül 2012 Pazartesi

John STEINBECK-Fareler ve İnsanlar



Arka Kapak

George ve iriyarı saf arkadaşı Lennie, yersiz yurtsuz kişilerdir. Dünyada sahip oldukları tek şey, aralarındaki dostluk ve kendilerine ait bir araziye sahip olma hayalidir... İki arkadaş, hayallerindeki arazi için gereken parayı biriktirmeyi planlamaktadır. Ama bir çocuğun zekâsına, aynı zamanda da korkunç bir güce sahip olan Lennie'nin başı sürekli derde girmektedir. Ve bu kez yine belaya bulaştığında, George'un çabaları arkadaşını kurtarmaya yetmeyecektir...

John Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar adlı  eseri  okunması gereken kitaplar listelerinde gördüğüm , okumayı da geciktirdiğim bir kitaptı.
Kitabın konusu çok dokunaklı . İnsan ilişkileri, ezilen ve patron olan gruplar , kadının yeri ve duruşu gibi toplumsal  temalara yer verilmiş. 
Zekanın  ,  fiziksel  görüntü ile oluşturduğu  tezat  öne çıkan olmuş.Lennie'nin hassasiyetinin yol açtığı sonlar  çok ironik..
Kesinlikle okunması gereken bir eser.

12 Eylül 2012 Çarşamba

Yarım Yüzlü Adam ; kitabım elime ulaştı




Sevgili Hüseyin Ütün  bir çekilişle kendi yazdığı kitabını hediye ediyordu.Şanslı isimlerden biriydim .Yarım Yüzlü Adam  isimli kitap  az önce elime ulaştı.
Çok teşekkür ediyorum en yakın zamanda okuyup yorumlarımı paylaşacağım.

Elif ŞAFAK- ARAF




Arka Kapak

"İyi de bir insana neden ömür boyu geçerli olacak şekilde tek bir isim veriliyordu başka bir isim de verilebilecekken, hatta isminin harfleri karıştırılıp aynı isimden yenileri türetilebilecekken? Kendimiz de dahil etrafımızdaki her şeyi yeniden adlandırma şansı ne zaman alınmıştı elimizden?
Doğuştan bana verilen bir isme ilanihaye mıhlanıp yapıştığımı bilmek nasıl sıkmaz ki canımı, hayattaki yegâne tesellim kendim olmamayı başarabilme şansım iken? İsimleri sonsuza kadar sabitleyen bir dünyaya saplanmışım, harflerin çığırından çıkmasına izin vermeyen. Ama ne vakit kaşığımı alfabe çorbasına daldırsam ismimi ve onunla birlikte kaderimi yeniden düzenlemek üzere yeni harfler yakalamayı umuyorum."

www.dr.com 'dan.

Araf çok etkileyici bir kitap.
Farklı  dinlerden, kültürlerden gelmiş  öğrencilerin Amerika'da  yaşamlarını konu alıyor. Karakterlerin her biri mozaiğin birer parçası sanki.
Hem  çok uzaklar hem birbirlerini çekip tamamlıyorlar.
Konu  Ömer ve ev arkadaşı ile başlıyor , ilerleyen sayfalarda başa dönüyoruz.Okurken  arafta olmak ile ilişkilendirememiştim önce ama öyle bir final oldu ki, hepimiz ARAF 'taydık artık.

Elif ŞAfak kitaplarında yabancılaşma, yabancı kültür ve şehirlerde yaşananlar ,az biraz da olsa cinler bu kitapta da vardı.

Ben beğendim , okumakta geç bile kaldığım bir kitaptı.

6 Eylül 2012 Perşembe

Emma Donoghue - ODA



Arka Kapak

"Oda'da her türlü duygusal darbe var. Ama duyguyu mümkün kılan şey, kitabın kusursuzca kurgulanmış olması. Oda öylesine güzel düşünülmüş ki, hiçbir şekilde yapmacık gelmiyor. Ama uyarmış olayım, bir içeri girdiniz mi, son sayfaya kadar Donoghue'nun gönüllü tutsağı olacaksınız."
Newsweek

"Oda anne sevgisinin şimdiye kadar okuduğum en hayat dolu, en ışıltılı, en güzel ifadesi. "
Irish Times

Beş yaşındaki Jack'e göre, Oda bütün dünyadır: Doğduğu, Anne'siyle birlikte yemek yediği, oyun oynadığı, Televizyon seyrettiği ve Dışarısı hakkında bütün bildiklerini öğrendiği yer. Yaşlı Nick'in geleceği akşamlar, Anne onu güvenle uyuması için Gardırop'a kapatır.

Oda Jack'in yuvasıdır, oysa Anne için burası yedi yıldır kapatıldığı zindandan başka bir şey değildir. Anne, azim ve beceri ve ana sevgisiyle, oğluna özel bir hayat yaratmıştır ama, Jack'in soruları çoğaldıkça, onun çaresizliği de artmaktadır. Yine de, asıl sorunlar Büyük Firar'dan sonra Dışarısı'nda beklemektedir onları… Jack'in yaratıcı, komik ve iç yakıcı sesiyle anlatılan Oda, sevgileri imkânsızdan sağ çıkmalarını sağlayan bir ana-oğulun güçlü hikâyesi.
www.dr.com.tr 'den alıntıdır.


Boşluklarda  önceden okuduğum kitapların tanıtımına davam ediyorum.
Oda, yüzüme tokat gibi çarpan kitaplardan.Çok etkilendiğimi hatırlıyorum.Sarsıcı..güçlü bir hikaye.

Şemspare için çekiliş-Paris in me

bir güzel kitap için de çekiliş haberim var , burada
Pari in me'den..

5 Eylül 2012 Çarşamba

Mehmet ANIL - Geri Gelmemek Üzere

Kitap tanıtımı ;

Akdeniz'in ortasında, Sicilya Adası'na bağlı ıssız bir deniz feneri: San Lorenzo. Dış dünyayla bağlantı kurmadan bu kayalık adacıkta haftalar, hatta aylar geçiren bir gönüllü sürgün: fenerin bekçisi Mehmet Ali Pargalı; ve ölümcül, onulmaz bir aşkla bağlandığı, gizemli bir genç kadın: Gül. Geri Gelmemek Üzere, bir aşk romanı; şaşırtmacalarla dolu tuhaf bir aşkın romanı. İstanbul ile San Lorenzo arasında gidip gelen ve geri dönüşlerle anlatılan öykü, bir gerilim romanı heyecanıyla, bir aşk romanı duyarlılığıyla ve serüven romanı sürprizleriyle gelişiyor. Mehmet Ali Pargalı'yı İstanbul'daki güvenli evinden, annesinin ölümünden sonra sorumsuzca sürdürdüğü kolay hayattan alıp Akdeniz'in mavilikleri içindeki bu ıssız deniz fenerine nasıl bir fırtına göndermişti? Genç adam, Gül'e olan aşkını yıllar yılı neden mektuplara dökmüştü? Genç kadının varlığı Pargalı'nın yaşamını nasıl etkilemişti? Gül'ün ruh ikizi kimdi? Geri Gelmemek Üzere, bir ilk roman; Mehmet Anıl'ın bundan sonra yazacaklarını, anlatacaklarını merak ettiren, sürükleyici ve usta işi kurgusuyla kendini bir solukta okutan bir ilk roman.

Kitabı bu yaz başında D&R ve Can yayınlarının düzenlediği kampanya dahilinde almıştım.
Yazarı tanımıyordum ama arka kapak tanıtımını okuyunca meraklandım.
İyi ki almışım, çok sevdim. Mehmet Ali Pargalı'yı sevemedim ama , aynı Vedat Türkali'nin  Bir gün tek başına 'sındaki Kenan ve Ahmet Ümit'İn Sultanı öldürmek adlı kitabındaki  Müştak 'ı da sevemediğim gibi.
Roman baş karakterini sevmemem de kitabın bir başarısıdır bence.
Bu kitap , bir aşk romanı asla sizi sıkmıyor olaylar birbirini tekrarlıyor gibi geldiği anda yeni bir gelişme ile sarsılıyorsunuz.
Ben sevdim, öneriyorum, yazarın diğer kitaplarını da okumak isterim.

1 Eylül 2012 Cumartesi

Deniz İRFAN - Buğday Kokusu



Arka Kapak

Buğday başağı gerçekte kokmaz. Duyulan sadece toz toprağın kokusudur. Yani kabuğunun kokusu, tıpkı yaşadığımız hayatın görünen yüzü gibi. İçindeki gerçek kokuyu asla bilemez insan, ta ki önce un sonra da müthiş kokular saçarak dönüştüğü ekmek olana kadar. Buğday içindeki gizi saklar, dışarıya göstermez. Görmek isteyenin zahmete katlanıp o mucizevî dönüşüm yolculuğuna çıkması gerekir. Ancak o zaman insanlık tarihi kadar eski bir sırra vakıf olunur. İnsan gibi, onun dış görünüşü ve içindeki sırları gibidir buğday. Kabuklara bakar insanları yargılarız. O kabuk hayatın sadece dışıdır. Özü ise içerde gizlidir. O öze varmak ise bir yolculuktur, zorlu bir yolculuk. Sabırlı olmaktan geçer. Sevmekten vazgeçmeden, o güzelliği içinde yaşatmaktan geçer. Başına gelen her şeyi sevmekten başka bir çaba istemez, yol ne kadar zorlukla dolu olursa olsun?

Sevgili Pınar 'ın yapmış olduğu çekilişte şanslıydım ve bu kitabı hem de yazarının  imzası ile  kazanmış oldum.Bu sayede Deniz İrfan ve kitabı Buğday Kokusu ile tanışmış oldum.
Keyifle okudum, dili çok akıcı ve çok uzun cümleler içermediğinden kolaylıkla okunuyor.
Değişik mekanlar , ülkeler ,terör , aile bağları, Anadolu herşey var kitapta.
Kahramanlarımız Yusuf veElif'in üniversite günlerini okurken kendimden çok şey buldum, hüzünlendim,eşimle ilk tanışmalarımız geldi aklıma, sabah erkence dersimiz olmasa  bile birbirimizi görmek için okula koşuşmalarımızı..
Hayat Yusuf ve Elif için değişik sürprizler hazırlamıştır ve onları nasıl bir son beklemektedir ?

Kitabı ben beğendim , iyi ki tanımışım Deniz İrfan ve Buğday Kokusu'nu..

Kitaptan beğendiğim kısımları yine not aldım ve sizlerle paylaşmak istedim:
" Kavuşmak ;bir sonraki ayrılığın hüznünü taşıyıp getiriyordu,hem de insanlara hiç bir seçenek bırakmadan."
" Elif onların gözünden hayatın renklerini görmeye çalıştı "
"Umulandan çok umulmayanların ve beklenmedik olayların yön verdiği hayatlar , yeni acılarıyla ve zamanın acılarını silmesi umuduyla güne başladı "