22 Ekim 2012 Pazartesi

Beşpeşe -M.MUNGAN,F.ULAY,E.ŞAFAK,C.OKER,P.KÜR





Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak, Celil Oker ve Pınar Kür, bir araya gelmişler ve bu romanı , her yazar kendinden önce geleni takip ederek yazmışlar.

Tam bir şölen..

Kitabın fikri ve tasarımı Bülent Erkmen'e ait. Kapak tasarımı beni cezbeden yanıydı kitap fuarında.Elim bu kitaba gitti ve bırakamadım.İyi ki de öyle olmuş.Çok sevdim.

Faruk Ulay ve Celil Oker 'i ilk kez okuma şansım oldu bu kitap ve yazarlarla tanıştığıma da çok memnun oldum.

Murathan Mungan bir hikayeyi başlatmış ve yukarıdaki sıra ile de diğer yazarlara devretmiş.Riskli bir çalışma aslında.Kitabın arkasında yazarların duygu ve düşüncelerine yer verilmiş onları okumak daha da keyifliydi.

15 Ekim 2012 Pazartesi

Ekim Ayı Yazarı , Ayfer TUNÇ ve Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi


Sevgili Dilara , Dilos'un Kayfesi  çok güzel bir etkinlik başlattı.Her ay bir yazarın kitaplarını okuyup yorumluyor ve yazarın tanınmasına katkıda bulunuyoruz.

Ekim ayı yazarı , Ayfer Tunç ..

Ben daha önce okuduğum bir kitabı ile katılacağım.

Dilara 'ya bu güzel fikrinden ötürü de teşekkürler..

Ayrıca etkinliğe katılanların kitap yorumlarının linkine buradan ulaşabilirsiniz.




Karadeniz'de bir ruh sağlığı hastanesinde karakterlerden doğan karakterler , içiçe geçmiş yaşamlar, her karakterin hikayesinin sonunda bir tebessüme dönüşen kelimeler..
Kitabı hep tebessüm ederek okudum , elimden bırakamadım.
Konu ruh sağlığı hastanesinde geçince hastalar da  hafifinden ağırına psikolojik bozukluklara sahip insanlar topluluğu oluyor.Ancak  onları çevreleyen ve bu hastane ile bağı bulunan insanlar acaba zannedildiği kadar akıllılar mı ?
Ki olmadıklarını da görüyoruz zaten.Kitabın sonu daha trajik, ama bitiş durumu harika.

Yazarın sözleriyle noktalıyorum bu yazımı da ;
"Romanın finali bir tür kıyamet tablosudur, doğru, ama gözden kaçırılmaması gereken şey, bu kıyamet tablosuna yol açan unsurların temelinde akıldan uzağa düşmenin yattığını görmektir. Binanın denize bakan tarafında tek bir pencere bulunmamasından başlayarak, iyi niyetle ama yanlış atılmış adımlar bu kıyamet tablosuna götürür bizi. Kıyamet öngörüsüne rağmen umut vardır ama bir kere anlatıcı kıyamet tablosuna ilişkin somut bir rakam verir. Bu rakam, tümden bir yok oluş yaşanmadığını vurgular. İkincisi bu kıyamet tablosunun bir mitolojiye gönderme yapmasıdır: küllerinden doğan Anka. Bu, sonsuz umuttur, her şeye rağmen yeniden doğuşun habercisidir. Öte yandan romanın ana karakterlerinden biri olan Barış Bakış’ın söylemekle kalmayıp defterine yazdığı son söz romanın en acı ironisidir."
Karıcığım.. delirmiş bunlar der Barış Bakış...

11 Ekim 2012 Perşembe

Dilos'un Kayfesi Dilara'dan Yazar Ayları Etkinliği

,

Sevgili Dilara , Dilos'un Kayfesi  çok güzel bir etkinlik başlattı.Haer ay bir yazarın kitaplarını okuyup yorumluyor ve yazarın tanınmasına katkıda bulunuyoruz.

Ekim ayı yazarı , Ayfer Tunç ..

Ben daha önce okuduğum bir kitabı ile katılacağım.

Dilara 'ya bu güzel fikrinden ötürü de teşekkürler..


Ephesus-Kontesce Çekilişi

Ephesus-Kontesce  birlikteliği ile  bu güzel  çekiliş için  buyrun ;)


10 Ekim 2012 Çarşamba

Michael CONNELLY-Kemikler Şehri



Arka Kapak

Harry Bosch için 'melekler şehri' tam bir 'kemikler
şehri'ydi. On iki yaşındaki bir oğlanın kemikleri
Hollywood Hills'de etrafa saçılmış halde bulunduğunda,
Harry Bosch kendi geçmişinin derinliklerindeki en
karanlık hatıraları su yüzüne çıkartan bir davanın içine
sürüklenir. Kemikler yıllardır gömülüdür fakat bu eski
dava Bosch'u niyetinden caydıramaz. Gizli hikâyeleri gün
yüzüne çıkartarak çocuğunn kimliğini bulur, onun
çatlayıp yok olmuş yaşantısını yeniden yapılandırır,
böylece çocuğun unutulmadığını kanıtlar.

Aynı zamanda Bosch ile bir kadın polis arasında bir aşk
da filizlenmeye başlamıştır - ta ki insanın aklını
başından alan bir görev kendisine verilene ve iniş
çıkışlarla dolu kariyerinde yaşamadığı kadar büyük bir
sorunla karşılaşana kadar. Yapılan incelemeler Bosch'u
tahmin edilemez bir kararın - okuyucuları nefessiz
bırakıp Michael Connelly'nin sonraki romanını büyük bir
merakla bekletecek kadar etkili - eşiğine getirerek
inanılmaz sarsıcı bir sonuca ulaşır.


Okur Notu :

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı.Beklentim mi yüksekti, tarzı mı bana uymadı bilemiyorum ama beklediğim gibi  çıkmadı.
Aslında kurgu güzel, heyecan dolu ,macera okumayı severler için uygun bir konu idi.Olayın iniş çıkışları vardı.Tam olayların içine giriyorsunuz yükseliyorsunuz gerisi gelmiyor.. Karakterlerin geçmişi, kişilikleri çok iyi işlenmemiş.Polisimizin kitap tanıtımında bahsedilen filizlenen aşkı güzel başlıyor, bittiğinde ise duygusal bir şey hissedemiyorsunuz ve bu rahatsız edici.
Tamam  edebi yanından beklentim çok değilse de  okuduğum  romanda kişileri hissetmek isterim.Yaşadıklarına ortak olamazsanız kitap da sizi sarmalamıyor haliyle..
Ama ben yazarın başka bir kitabını daha okumak istiyorum.Kararımı daha sonra veririm.Bir şans daha vereceğim :)

Bu yazarı okuduysanız bana bir kitabını önerirseniz sevinirim.

5 Ekim 2012 Cuma

Murathan Mungan-Kibrit Çöpleri




Arka Kapak

 Murathan Mungan'ın alışılmadık kısalıkta, 1-1.5 sayfalık kısa öykülerini, kitapta yer alan şu cümleleri çok iyi anlatıyor:
En kısa hikâye parçasına an denir.
Bazı anlar bütün yaşamımızı belirler.
"Bütün yaşamımız" dediğimiz de o birkaç âna bakar aslında...
Bu yüzden yıllar sonra en çok hatırladıklarımız anlardır.
Gerisi bulanıktır. Geçmişi anlar berraklaştırır.

Kitaba başladığımda şaşırdım , birbirinden bağımsız 3,4 satırlık "an" lar vardı.İlerledikçe çoğaldı satırlar ve beni içine aldı.
Paylaşmak istediğim bir tanesi şöyle;

Başlangıçsızlığın Hikayesi 
"Birini mi arıyorsun ?" dedi."Haydi çekinme sor." Gözbebekleri sert bakışlarına güç katan bir parlaklıkla ışıyordu.
Dudakları kıpırdayacak gibi oldu bir an ,ama suskunluğunu sürdürdü.
Diğeri ,"Bir zamandır herkes birbirini arıyor zaten.Yanlış yerde,yanlış zamanda ,eskiden burun kıvırdığımız bir oyunu seyreder gibi ," dedi.
Sessizliğini bozmaya karar verdiği gözbebeklerinde ışıdıilkin.Tek bir sözcük çıktı ağzından .Uzun cümleler ağırlığında ,tok bir sözcük.
Gerisini kimse duymadı.Arayan ,aranan her şey sözcüğün ardında kalıp kayboldu.Başlangıçsızlığın hikayesidir bu.Hiç karşılaşılmamış olmanın ,hiçbir gelecek vaat etmeyen hikayesi.Tıpkı diğer kısa hikayeler gibi.

Murathan Mungan kitabı okuduktan sonra edebi anlamda bal tadı alıyorum ;)

4 Ekim 2012 Perşembe

Pınar KÜR -Bitmeyen Aşk

Arka Kapak

Nedir aşk? Bir mucize mi, aklın kişiye bir oyunu mu?.. Nasıl bir afyondur ki insan, mantığın kalelerini bir anda yerle bir edip âşık olunanın ardından sersem ve serseri bir yaprak gibi savrulur? Bir kara büyü müdür?... Yoksa yalnızca bir ihtiyaç mı?
Nilgün'e göre, Sinan'a göre ve tarafsız, üçüncü bir göz olarak, yazara göre aşk bambaşka... Türün alışıldık örneklerine hiç benzemiyor Bitmeyen Aşk. Hem şiddetli duygu fırtınalarını hem de yarattığı sarsıntıların insan yaşamını nasıl yapılandırdığını bir potada eritiyor. Türk edebiyatının usta kalemi Pınar Kür, bu ruh durumunu bütün boyutlarıyla ele alırken, okuru da bir dördüncü göz olarak işin içine katıyor.

İnce işlenmiş ayrıntılarla kurgulanan Bitmeyen Aşk, okuru duygu-mantık ekseninde olağanüstü bir gezintiye çıkarıyor.


Pınar Kür 'ü medyada yapmış olduğu program ile tanıdım.Maalesef :( yani programdaki duruşu ve onu tanımam değil hayıflanma sebebim .. bir yazarı kitapları ile tanımak daha güzel  ve yerinde olurdu.
Okuduğum ilk kitabıydı, Bİtmeyen Aşk..
Bitmedi, bitemedi.. Yazarın kalemini, aşka bakışını, kurgusunu beğendim.Kitabı elimden bırakamadım.Yiine bazı kitaplarda olduğu gibi karakterleri sevemedim..
Yani hem sevdim, hem  karışık hisler besledim.Nİlgün Sİnan'ı boğazlamayı düşündüğünde ben de düşündüm.Sinan'ın çocuk gibi ince şair kalbini sevdim.Nilgün'le bir ağladım ..
Yazar  arada  daha çok  konudan kopma noktasına gelindiğinde araya girip sizi yönlendiriyor.İşte bu büyük ustalık..
Sonunu açık bırakmış, önce kızar gibi oldum.Sonra türlü  düşüncelere daldım, değişik sonlar yazdım kafamda Nİlgün ve Sinan'a..
Hoşuma gitti bu durum.
Kitap zaman zaman Orhan Pamuk ,Masumiyet Müzesinde'ki hastalıklı ilişkiyi de canlandırdı beynimde ..

Kitap kitaplaşma etkinliğinde sevgili Gizem'in hediyesiydi, bu anlamda da değerli benim için :)